Kimsesiz Ağaç: Ginkgo Ağacı
- Azra Melike Kara
- 8 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Ginkgo ağacıyla tanışmamın üzerinden çok uzun süre geçmedi ancak geçmişiyle ve şimdisiyle belki de beni en çok şaşırtan bitki oldu. Gelin bu ağacın beni heyecanlandıran tarihine, bugününe ve tıbbi olarak kullanım alanlarına birlikte bakalım.
Ginkgo Biloba’yı size tanıtarak başlamak istiyorum. Bu ağaç yaşayan en eski bitki türlerinden biridir. Permian Çağından kalma Ginkgo fosilleri bulunmaktadır, dolayısıyla dinozorlarla aynı dönemde var olmuştur. 200 milyon yıldan fazla yaşamış olan bitki “Yaşayan Fosil” olarak da adlandırılır. Ginkgo ismi Çincede gümüş ve kayısıdan gelir bu nedenle Gümüş Kayısı olarak anılır. Ayrıca bu ağaç Türkiye’de Mabet Ağacı, Kız Saçı, Çin Yelpaze Çamı olarak da bilinir.
Ginkgo’nun beni şaşırtan geçmişini kurcalamaya başlamadan önce onu belki de en eşsiz bitkilerden biri yapan özelliğinden bahsetmek istiyorum. Ginkgo Biloba ağacı, günümüzde yaşamaya devam eden diğer canlı türleriyle akrabalık ilişkisi bulunmayan özel bir bitkidir. Botanikçiler Ginkgo’yu ayrı olarak Ginkgophyta bölümünde değerlendirirler. Ayrıca bu bölümün içinde tek bir sınıf, tek bir takım, tek bir familya ve tek cins olarak Ginkgo bulunur. Tekrarlayacak olursam Ginkgophyta bölümünde sadece Ginkgo Biloba türü vardır. Benim söylemime göre bu ağaç kimsesizdir.
Çin’in küçük bir bölgesi haricinde doğal olarak yetişmeyen Ginkgo’nun ilginç bir özelliği daha vardır: Kentsel ortama, başka bir deyişle hava kirliliğine en dayanıklı bitkiler arasında yer alır. Başka ağaçların yetişemeyeceği şartlarda hayatta kalmayı başarır ve ağaç hastalıklarından çok nadir etkilenir. Bu özellikleri sayesinde kentlerde Ginkgo tercih edilir. Ayrıca belirtmek isterim ki güzel görüntüsü nedeniyle bu günlerde dövme tasarımlarında Ginkgo yapraklarına rastlayabilirsiniz.
Ginkgo’nun eşsizliği sadece bugünle sınırlı kalmıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Hiroşima’ya atılan atom bombası ve yıkıcı etkilerini hepimiz biliyoruz. 1945 yılında gerçekleştirilen bu nükleer saldırıda neredeyse tüm şehir yerle bir olurken yıkımın merkez üssünden sadece yarım mil uzaktaki altı Ginkgo ağacı hayatta kaldı ve yaprak vermeye devam etti. Bu ağaçlardan en bilineni, çevresine Hosenji Tapınağı inşa edilen Ginkgo’dur. Bu tapınakta bulunan Ginkgo, korkunç yıkımın ortasında yenilenme umudunu simgeler. Dinozorlarla aynı çağdan gelmiş, atom bombasına bile boyun eğmeyen Ginkgo’nun yaşama bu denli bağlanmış olması da beni heyecanlandıran özellikleri arasındadır.
Hosenji Tapınağı’nın umudu olan Ginkgo, Goethe’nin aşkının simgesi de olmuştur. Eylül 1815’te Goethe’nin, Marianne Willemer’e yazdığı şiirle birlikte vermiş olduğu Ginkgo yaprakları aşkının sembolü olmuştur. Şuan Goethe Müzesi’nde yer alan şiir:
Uzaklardan gelip bahçeme sığınan
Bu ağaç yaprağı
Bir tek bilge kişilerin anlayabileceği
Gizli bir anlam uyandırıyor.
Kendi içinde iki olmuş
Yaşayan bir öz mü,
(yoksa)
Kendi içinde erimiş, kaybolmuş
Biricik sandığımız bir iki mi
Kendini eşsiz kılan?
Bu sorulara yanıt olacak
Asıl anlamı buldum sanırım
Benim de
Hem bir hem iki olduğumu
Şiirlerimde hissetmiyor musun?

Ginkgo Ağacının Tıbbi Geçmişi ve Kullanım Alanları
Ginkgo ağacının yaprakları, Geleneksel Çin Tıbbında uzun bir geçmişe sahiptir ve yaklaşık 3000 yıl öncesine tarihi dayanan bu sistem, en eski şifa sistemlerinden biri olmaya devam etmektedir. Ginkgo Biloba, ilk olarak 2000 yıl önce şifalı bir bitki olarak kaydedilmiş ve sadece tohumlarının ilaç olarak kullanılabileceği söylenmiştir. O dönemlerde tohumlarından cilt hastalıklarının tedavisinde yararlanılmıştır. İlerleyen zamanlarda Ginkgo Biloba’nın yaprakları Geleneksel Çin Tıbbında kalp ve akciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılmış ve 1964 yılında Ginkgo yapraklarının özü standartlaştırılarak Batı Tıbbında kullanılmaya başlanmıştır.
Ginkgo yaprağı; Alzheimer, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, stres, hafıza kaybı, kulak çınlaması gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır. Günümüzde Ginkgo’nun aktif bileşenleri ve farmakolojik etkileri üzerine araştırmalar hala devam ediyor.
İlerleyen günlerde Ginkgo’nun tarihine nelerin ekleneceğini merakla bekliyorum. MÖ ki yıllardan gelip gelecekte uzun yıllar varlığını sürdürmesi dileğiyle.
Azra Melike Kara
KAYNAKÇA
Strømgaard, K., & Nakanishi, K. (2004). “Chemistry and Biology of Terpene Trilactones from Ginkgo Biloba”. Angewandte Chemie. 43(13): 1640-1658.https://doi.org/10.1002/anie.200300601
Jacobs, Bradly P., & Browner, Warren S. (2000). “Ginkgo Biloba: A Living Fossil”. The American Journal of Medicine. 108(4): 341-342. https://doi.org/10.1016/S0002-9343(00)00290-4
Crane, P. (2013). Ginkgo: The Tree That Time Forgot. Amerika Birleşik Devletleri: Yale University Press.
Unseld, S. (2010). Goethe and the Ginkgo: A Tree and a Poem. Ukrayna: University of Chicago Press.
Chassagne, F., Huang, X., Lyles, J. T., & Quave, C. L. (2019). Validation of a 16th Century Traditional Chinese Medicine Use of Ginkgo biloba as a Topical Antimicrobial. Frontiers in microbiology, 10, 775. https://doi.org/10.3389/fmicb.2019.00775
Goethe, J. W. (n.d.). MABET AĞACI . Şiir Parkı . https://www.siirparki.com/goethe12.html
Comments