top of page

11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü


Merhaba, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü’nün anlam ve önemini belirtmek ve farkındalığımızı arttırmak için bilgilendirici bir yazı ile karşınızdayım.


Dünyada 10 milyon, ülkemizde 150 bin civarında Parkinson hastası olduğu düşünülüyor. Parkinson hastalığının sıklığı yaş ile birlikte arttığından yaşlı nüfusun fazla olduğu ülkelerde hastalığın görülme oranı da artıyor. Amerika Birleşik Devletleri’ nde 65 yaşın üzerindeki her 100 kişiden biri Parkinson hastası, bu nedenle 1 milyon civarında Amerikalı, Parkinson hastalığı ile yaşamakta ve her yıl yaklaşık 60 bin yeni teşhis konulmaktadır. Yurdumuzda her yıl yaklaşık 10 bin yeni teşhis konulduğunu tahmin etmekteyiz. Toplumumuz, hızla yaşlanan toplumlar arasında sayılmaktadır. Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını söyleyebiliriz.

 

Parkinson hastalığı var olan tedavilerle semptomların iyileştirilebildiği ve hastanın yaşamını daha az engeller hale getirilebileceği tek nörodejeneratif hastalıktır. Parkinson’da erken tedavinin hastalığın ilerlemesini geciktirmeye yardımcı olduğu ve kaliteli yaşam süresini uzattığı yönünde bilgiler mevcuttur. Bu nedenle toplumsal farkındalık ve bilinçlenme yaratmak adına her yıl 11 Nisan tarihi tüm dünyada “Dünya Parkinson Hastalığı Günü” olarak ilan edilmiştir.


Görsel 1


Parkinson Hastalığı Nedir?

Parkinson hastalığı (PH), bazal ganglionlardan, başta substansia nigra olmak üzere, diğer beyin sapı pigmentli nöronları da etkileyen dejeneratif bir süreç olup tüm parkinsonizm olgularının %80’ ini oluşturur.  Başlıca klinik belirtileri istirahat tremoru, bradikinezi, rijidite ve postüral refleks bozukluğudur. Günümüzde bu hastalığın semptomlarının gelişmesinden sorumlu olan nigral dejenerasyonun nedeni bilinmemektedir. Ancak yapılan çalışmalar dikkate alındığında, kalıtsal yatkınlık, çevresel toksinler ve yaşlanmanın bu süreçte önemli bir rol oynadığını görmekteyiz. Son zamanlarda bulunan genetik ve biyokimyasal veriler ışığında genetik ve/veya çevresel nedenlerle hasara uğrayan ubiquitin-proteozom sisteminin İdiopatik Parkinson Hastalığı (İPH)’nın patogenezinden sorumlu ana mekanizma olduğu düşünülmektedir.


PH, “beyin sapı” denilen bölgede hasar sonucu dopamin salgılayan hücrelerin dejenerasyonu ve/veya kaybı nedeni ile ortaya çıkar.  Fakat bu hasarın nasıl ortaya çıktığı ve bu hücrelerin neden tükendiği henüz bilinmemektedir. Ayrıca PH’nin neden bazı insanlarda ortaya çıkıp bazılarında ise ortaya çıkmadığı da netleşmemiştir. Substansiya nigra, bünyesinde 800.000  civarında hücre  barındırır. PH’nin belirtilerinin görülebilmesi için bu hücrelerin en az %60-80’ inin kaybolması gerekir. Bu da aslında hastalığın, belirtiler ortaya çıkmadan çok önce başladığı anlamına gelir. Belirtiler, hücre kaybının yavaş ilerlemesi, sistemin rezervinin fazla olması nedeniyle tüm hücrelerin %60-80’i kaybedildikten sonra ortaya çıkar. Yaşamları boyunca hiçbir PH belirtisi göstermeden, başka bir sebepten vefat eden insanlar vardır. Bu insanların beyinleri histopatolojik ve morfolojik olarak incelendiğinde ise substansiya nigrada %50 oranında hücre kaybı görülmüştür. 


PH Neden Olur?

Damar hastalıkları, geçirilmiş beyin enfeksiyonları, bazı ilaçlar, ateroskleroz, ailevi sebepler, travma, zehirlenmeler, toksinler, tümörler ve kandaki kırmızı hücrelerin aşırı yükselmesine bağlı sinaps kaybı, nöron kaybı ve diğer nörotransmiterlerin kaybı. 


Bugüne kadar yapılan biyoloji temelli çalışmalar substantia nigra'daki dopaminerjik nöronların ölümünde pek çok genetik faktörün mutasyonlarına bağlı oluşan anormalliklerin rol aldığını göstermiştir. Bu mutasyonlar kalıtsal nedenlerle gerçekleşmekle birlikte, yaşlanma ve çevresel faktörlere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. PH’nın önlenmesi veya tedavisinde önemli adımların atılabilmesi için ise bu mutasyonlara nelerin yol açtığı ve mutasyon sonucu ortaya çıkan anormalliklerin seyrinin belirlenmesi oldukça büyük önem taşımaktadır.


Parkinson Belirtileri Nelerdir?

Hareketin yavaşlaması, dinlenme halindeyken uzuvlarda titreme, kaslarda sertlik, duruş ve dengeyi koruyan reflekslerin bozulması, küçük adımlar ve bazen dengesiz yürüyüş, vücudun öne eğilmesi, eklemlerde ağrı, depresyon, uyku bozukluğu, akıcı ve birbiriyle uyumlu hareket edememe ile unutkanlık, Parkinson belirtileridir.


Görsel 2


Günlük hayatta fark edilebilecek Parkinson belirtileri şu şekilde listelenebilir:


  • Zamanla yürürken kol sallanma hareketlerinde azalma veya kayıp

  • Adımlarda küçülme

  • Düğme iliklemek ya da açmakta zorlanma

  • Yatakta dönme ya da otururken kalkmada güçlük

  • Maske yüz ifadesi

  • Alçak ve kısık ses tonu ile konuşma

  • El yazısında küçülme

  • Öne doğru eğilme/kamburlaşma olabilir.


Görsel 3


Diğer belirtiler ise kabızlık, kan basıncının düşmesi, depresyon, uyku bozuklukları, huzursuz bacak sendromu ve koku duyusunun kaybıdır. Hastalığının orta ve ileri evrelerinde yürüyüş bozuklukları, denge kusurları, harekette donmalar ortaya çıkar, bunu düşmeler izleyebilir. Nadiren de olsa bazı hastalarda bu tabloya bunama da eklenir.


Parkinson Hastalığı Teşhisi Nasıldır?

Parkinson tanısı, hastanın klinik hikayesi ve nörolojik muayene ile konulur. Bazı ilaçların Parkinsonizm adı verilen Parkinson hastalığını taklit eden yan etkileri olabileceği daima akılda tutulmalıdır. Kan biyokimyası ve MR görüntülemenin de tanısal değerleri vardır.


Günümüzde Dat-Scan yöntemiyle de erken dönemde dahi parkinson teşhisi konulabilmektedir. Son yıllarda geliştirilen bu teknik ile erken teşhisi oldukça kolaylaştırmıştır. Sınırlı sayıdaki merkezlerde Sağlık Bakanlığı onayı ile 2018 yılından itibaren Türkiye’de bu yöntem kullanılmaktadır. Dat-Scan, dopamini radyoaktif madde ile işaretleyerek beyinde aktif kalan dopamin hücrelerinin gösteren bir görüntüleme yöntemidir.


Parkinson’ın normal yaşlanma ile ortaya çıkan yavaşlama ya da farklı hastalıklar nedeniyle mi olduğu yeni tarama yöntemi Dat-Scan sayesinde daha kolay anlaşılabilir. Ayrıca Dat-Scan yöntemiyle Parkinson hastalığının seyri yani yavaş mı yoksa hızlı mı seyredeceği üzerine tahminlerde bulunulabilir.


Parkinson Hastalığı Tedavisi

Parkinson hastalığının tedavisinde ilaçlar belirli sıra ile uygulanır. Erken dönemde ilaç verilmez. Biraz daha ilerlemiş olgularda (selejilin, antikolinerjik ilaçlar veya amantadin). Hastalık ilerlemişse (levodopa veya levodopa- dopa dekarboksilaz İnhibitörü)


Dopaminerjik Etkiyi Artıran İlaçlar


  • Levodopa

  • Levodopa+ Karbidopa/Benserazid

  • Bromokriptin

  • Selegilin

  • Amantadin

  • Lizurid

  • Pergolid

  • Apomorfin


Antikolinerjikler


  • Benztropin

  • Biperiden

  • Triheksifenidil

  • Klorfenoksamin

  • Orfenadin

  • Prosiklin

  • Bornaprin


Işıkla Aktive Edilen İlaç Parkinson Hastalığını Tedavi Edebilir

Araştırmalar, ışıkla aktive olan yeni bir ilacın Parkinson hastalığını tedavi edebileceğini göstermiştir. En azından araştırmalar farelerde başarılı olduğunu buldu. Şimdi denemeler bunun insanlarda da böyle olup olmadığını gösterecek. Araştırmacı ilaç MRS7145, "Adenozin A2A reseptörü" adı verilen bir proteini bloke edebilir. Bu, Parkinson hastalarındaki sinir hücrelerinin, hastaların tekrar normal şekilde çalışabilmesi için yeterli dopamin üretmesi için çok önemlidir. Dopamini uzaklaştırılması ile hastalar kas sertliği, titreme, denge ve koordinasyon sorunları yaşayacaktır. Ancak dopamin üreten sinir hücrelerinin uyarılması ile bu semptomlar ortadan kalkar.


Gizem Yılmaz


KAYNAKÇA

  • Akbayır, E., Şen, M., Ay, U., Şenyer, S., Tüzün, E., & Küçükali, C. İ. (2017). Parkinson hastalığının etyopatogenezi. Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Dergisi, 7(13), 1-23.






Comments


bottom of page